Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Mesut Polat

Sorunlar-Çözümler

Laik sistemin dine müdahalesi, laikliğin ülkemizde tatbikinden beri tartışılan bir mesele. Bu durum, dindar müslümanlarca, dinin kamusal alandaki hayat hakkına sınırlama getirdiği veya devlet eliyle yön verildiği algısı oluşturuyor..

Laikliğin seküler bir dayatma aracına dönüştüğü zamanlarda özel dini eğitim veren kurumların veya İmam hatip okullarının üzerindeki denetim ve sınırlamalar, bireylerin özgürce dinî bilgiye ulaşmasını zorlaştırıyor..

Kamusal alanda dinin geri planda tutulması, faizin teşvik edilmesi veya geçmişteki başörtüsü yasağı gibi bazı uygulamalar, birçok insanın zihninde “laik sistemin dine baskısı” olarak yer etmiş durumda. Bu müdahalelerin, dini değerlerin toplumda geri plana itilmesine yol açtığı açık bir gerçektir..

Bir diğer problem ise inançlı insanlara yönelik algı sorunları.. Laiklik adına dinî değerlere ve dindar bireylere karşı medyada, akademide veya bürokraside mesafeli hatta olumsuz bir tutum sergilenmesi de ayrı bir sorun olarak görülüyor..

İslamın kumar gördüğü, fakat devletin ruhsat verdiği şans oyunları, devlet tarafından vergilendirilen alkol üretimi ve satışı veya faiz gibi dinle bağdaşmayan uygulamalar laiklik şemsiyesi altında meşru kabul ediliyor yasal bir zeminde uygulamaya sokuluyor..

Oysa İslam kumara pis, alkolü bütün kötülüklerin başı, faize bir sömürü aracı olarak bakar ve büyük günah olarak görür..

Cuma namazı vaktiyle çakışan mesai saatlerinde çalışanların izin problemi, zorunlu karma eğitim sistemi, yalnızca resmî nikâhın geçerli sayılması, zinanın suç sayılıp sayılmadığı tartışması, süt kardeşle evlilikte yasal bir engel olmaması, dolayısıyla devlet tarafından denetlenmemesi gibi yüzlerce problem sıralanabilir..

Bu örnekler, İslamî değerlere bağlı insanlar açısından eleştirilen noktalardır. Ancak maalesef laiklik ilkesi gereği bu hassasiyetler gözardı ediliyor, problem olarak görülmüyor..

Peki çözüm nedir?

İslam’da egemenliğin mutlak sahibi Allah’tır. Bu, yönetici dahil herkesin Allah’ın koyduğu hükümlere (şeriat) tâbi olması anlamına gelir..

Kur’an’da: “Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yusuf 40) ifadesi mevzuyu tek cümleyle özetler..

Yazımı elinde laiklik sopasıyla okuyup tehlikeli sularda yüzdüğümü düşünenlere acı acı gülerken sopanın kafamda parçalanmaması için rotayı biraz daha makul(!) zemine çekeyim..

Günümüzde birçok İslam âlimi, cumhuriyet, meşveret, hukukun üstünlüğü, halkın seçme hakkı gibi kavramların İslam’ın ruhuna uygun olduğunu savunur. “İslam devleti” tanımı yerine “İslamî değerlerle yönetilen devlet” kavramı daha esnek bir bakış açısı sunar..

En azından şu seviyede laikliğin keyfi yorumlanıp, inananlar üzerinde bir vesayete dönüşmesinin önüne geçmek kötünün iyisi kabilindendir..

Laiklik, özünde tarafsızlık ilkesini içerirken, Türkiye özelinde uzun yıllar boyunca Müslümanlar üzerinde baskı aracı olarak kullanılmıştır. Ancak halkın direnci, sivil toplumun mücadelesi süreçleriyle bu baskılar önemli ölçüde kırılmıştır…

Fakat gelinen süreçte müslümanların ciddi manada tereddütsüz atması gereken adımlar var.. Bunlardan bazıları şunlardır;

1- İlmi ve Fikri Donanımı Artırmak

Kur’an ve Sünnet bilgisiyle donanmak en temel adımdır. Çünkü şuursuz bir Müslüman, neye niçin inandığını bilmeden savunma yapamaz..

Gençlerin İslami ilimlere yönlendirilmesi, medya, eğitim, siyaset gibi alanlarda fikrî üstünlüğün kurulması, dini sadece duygusal değil, akli ve ilmi delillerle anlatmak..

2-Ahlaki Üstünlük Kurmak ve Güzel Örnek Olmak

İslam’ı temsil eden Müslümanlar, dürüstlüğü, adaleti, merhameti ve ahlâkı ile çevresine güven vermelidir. Bu, toplumun İslam’a bakışını da değiştirir.

İş yerinde, sokakta, ailede örnek bir Müslüman kimliği sergilenmeli. Tartışmalarda öfkeyle değil, hikmetle yaklaşılmalı. Dindarlık kibir değil, tevazu ile gösterilmeli..

3-Sivil Toplum ve Birlik Bilinci

Müslümanlar bireysel değil, organize ve kolektif hareket etmelidir. Haklarını ancak örgütlü yapılarla daha güçlü savunabilirler..

Dernek, vakıf, cemiyet gibi yapılarla hak arama mücadelesi yapılmalı. Mezhep, cemaat, grup farklılıkları değil; ortak İslam kimliği ön plana çıkarılmalı. Yerel düzeyde gençlik çalışmaları, eğitim programları, yardım faaliyetleri organize edilmeli..

4-Kültürel ve Medya Alanında Varlık Göstermek

Medya, kültür ve sanat alanları ihmal edildiğinde, toplumu yönlendiren değerler dinden uzaklaşır. Bu nedenle Müslümanlar hikâyeyi yazan, filmi çeken, haberi yapan olmalıdır..

Helal çizgide yayınlar, diziler, sosyal medya içerikleri üretmek. Kültür merkezleri, yayın evleri, dijital platformlar kurmak. Gençlere kültür yoluyla ulaşmak..

Özetle;

İlme sarılmalı
Ahlaken yücelmeli,
Birlik olmalı,
Siyasi ve sosyal alanda aktif olmalı,
Kültürü ve medyayı yönetme yolları zorlanmalı,
Dua ve sabırla mücadeleye devam etmelidir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın