Özdağ, tahliyesinin ardından ilk kez canlı yayında konuştu. Özdağ, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecindeki sıkıntılar nedeniyle serbest bırakıldığını ifade etti. Öte yandan, Özdağ, yarın İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu ve CHP Lideri Özgür Özel’i ziyaret edeceğini de açıkladı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı 18. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmesi gereken duruşması, salon kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle Silivri Cezaevi iki numaralı duruşma salonunda görüldü. Alınan savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme, sanık Ümit Özdağ’ın üzerine atılı suçtan 2 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına, sanığın tutuklu bulunduğu süreyi göz önünde bulundurarak tahliyesine hükmetti. Özdağ, 17 Ağustos Salı günü cezaevinden tahliye edildi.
İKİ LİDERİ ZİYARET EDECEK
Öte yandan, Özdağ, yarın İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu ve CHP Lideri Özgür Özel’i ziyaret edeceğini de açıkladı.
Özdağ’ın açıklamalarından satır başları;
Tutukluluğuna varan gözaltı sürecine değinen Özdağ, “Sabah İstanbul Başsavcılığının bir soruşturma başlattığını duydum ama doğrusu üzerinde pek durmadım. Konuşmanın Antalya’da yapıldığını biliyorum; İstanbul Başsavcılığıyla ne ilgisi var ki? O gün genel merkezdeki çalışmalarımı bitirdikten sonra biraz erken saatte bir buluşmam vardı. Sonra lokantaya geçtim ve arkadaşla sohbet ederken, koruma ekip amiri yanıma geldi.
“Efendim, galiba kötü bir şey oluyor, çevreyi polisler sardılar, sizle görüşmek istiyorlar” dedi. “Olur tabii” dedim ve yukarıya çıktım. Aklıma iki şey geldi: Bir gözaltı, iki suikast ihbarı. Suikast ihbarı daha yüksek bir ihtimaldi, ama gözaltı olduğunu söylediler. Yukarıya çıktım ve “Hayırdır, müdür bey?” dedim. “Suikast mı, gözaltı mı?” diye sordum. “Gözaltı efendim” dediler. Çevremde yaklaşık 25-30 polis vardı, bu gözaltının tutuklama ile sonuçlanacağı belliydi. Bir suç isnadı yoktu, ancak hakaret suçlaması vardı.

Neden serbest bırakıldınız?” sorusuna da Özdağ, şu yanıtı verdi:
Bu süreç büyük bir sıkıntı yaşıyor. Sıkıntı, bu sürecin doğasındaki diğer hususlardan kaynaklandı. Ben, PKK terör örgütüne güvenilmemesi gerektiğini başından beri ifade ettim. PKK, “Türkiye beni yendi ve ben mağlup oldum” demeden, Türkiye ile müzakere yapılmaması gerektiğini söylüyorum. Bu yaklaşımımı her zaman savundum.

Zafer havası vardı
Hem Öcalan’ın hem de PKK’nın açıklamalarında bir zafer havası vardı. Birinci müzakere sürecinde de böyleydi. O zaman Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den randevu almıştım, onu ziyaret ettim ve kendisine yedi sayfalık bir rapor sundum. Bu sebeple, PKK’nın ne yapacağını, ne yapmayacağını hem bir konu uzmanı olarak hem de Türk siyasi tarihinin içinde aktif birisi olarak çok iyi öngörebiliyorum.”