İlk Müslümanlar Hz. Muhammed’(SAV)in elçilik görevi ile, devlet başkanlığı görevini birbirinden ayırmıştılar. Allah’ın kutlu elçisi bir uygulama yaparken, ashabı sorardı: ‘’E y Muhammed (SAV) bu Allahtan gelen bir vahiy mi? Yoksa bir insan olarak senin görüşün mü? Allah’ın elçisi: Bu Allah tan gelen bir vahiy olduğunu söylediği zaman, ashap işittik itaat ettik derlerdi. Bir insan olarak benim kendi görüşüm dediği zaman’’ Asabı alternatif tekliflerde bulunurlardı.
Hz. Muhammed (SAV) Uhud savaşının nasıl yapılacağı konusunda, ashabı ile istişare etti. İstişarenin konusu: Savunma savaşı mı? yapalım, yoksa meydan muharebesi mi? Hz. Muhammed (SAV) istişareden çoğunluğunun görüşüne uyarak, meydan muharebesi yapmıştır.
Medine’de Hurmaların aşılanması ’da Hz. Muhammed (SAV) în tavsiye ettiği şekilde hurmalar aşılanınca, gerekli verim elde edilemedi, bunun üzerin Hz. Muhammed bu gibi uzmanlık meselelerinde siz benden daha bilgilisiniz, bildiğiniz gibi hurmaları aşılayın demiştir.
Zeyd bin Haris’e (RA) Hz. Zeynep’i (RA) boşamasına Hz. Muhammed (SAV) karşı çıktı. Bunun üzerine Zeyd Bin Harise (RA) Hz. Peygambere sorar, bu size Allah tan gelen bir vahiy mi? Yoksa bir insan olarak kendi görüşün ‘mü? Hz. Muhammed (SAV) bir insan olarak kendi görüşüm deyince’’ Zeyd Bin Harise (RA) Hz. Zeynep’i (RA) boşar.
Müslüman bireyler ve bu bireylerden meydana gelen Müslüman ümmetler, hangi işleri yaparsa yapsınlar, olmazsa olmaz ilkeleri: Adalet, liyakat, Şuura, Emanet ve Sadakattir. Müslüman zihin Uhud savaşına Müslümanların 70 şehidin verilmesinin faturasını, maalesef şuraya çıkarmışlar. Halbuki Müslümanların Uhud’da ağır kayıplar vermelerinin nedeni? Şuura olmayıp, teknik bir mesele olup. Hz. Muhammed’in (SAV) Ayneyn tepesine yerleştirdiği okçuların mevzilerini terk etmelerinden dolayı, ağır kayıplar verdiler.
Dinde mantık çok önemlidir. Lakin Müslüman zihin şurayı mahkûm ediyor. Ger ki Uhud savaşında Müslümanlar büyük kayıplar verdiler. Tam yenilmiş sayılmazlar, yenilmiş bir ordu düşmanı takip edemez, Hz. Muhammed Uhud savaşın bitiminde ashabı ile Mekke müşrik ordusunu takip etmiştir.
Hz. Muhammedîn üç vasfı var: Abdullah’ın oğlu Muhammed (AS), Allah’ın Elçisi Muhammed (AS), Medine devlet başkanı olan Muhammed (AS). Hz. Muhammed (SAV)’in öncelikli görevi Allah’a elçilik yapmasıdır. Devlet başkanı olması beşerî görevidir.
Hz. Peygamberin devlet başkanı olarak yaptığı uygulamalar bazıları, kendi zamanı ve mekânı ile kayıtlıdır. Örneğin Hz. Muhammed (SAV) kalbi İslam’a ısındırılanlara (Müelefi Kuluba) zekâttan pay verirdi, fethedilen arazileri gazilere dağıtırdı. Lakin Hz. Ömer (RA) kendi döneminde bu iki uygulamayı da kaldırdı. Neden? Ümmetin o dönem’ ki maslahatı bu uygulamaların kaldırılmasını gerektiriyordu.
Siyaset topluma ait olan bir alandır. Bu sebepten ötürü Hz. Peygamber kendisinden sonra halife tayin etmedi. Sünni Müslümanların Hz. Ebu Bekir’i, Şii Müslümanlarında Hz. Ali’yi ilk halife olarak görmeleri sadece kendi siyasi yorumlarıdır.
Siyasi alan hayatımızın tamamını kapsar, siyasi alan bizim imtihan alanımızdır. Siyaset sadece yöneten, yönetilen ilişkisini değil, hayatın tamamını kapsar. Bizler siyasi alandan sorumluyuz. Hz. Muhammed (SAV), Sünnilerin ve Şiilerin iddia ettikleri gibi halife tayin edemezdi. Çünkü Allah (CC)Hz. Muhammed (SAV) böyle bir görev vermedi. Allah (CC) ümmetin imtihan alanı olan, siyasette ümmet ne kadar başarılı olarak imtihanı kazanacak, ya da başarısız olarak imtihanı kaybedecek.
Hz. Peygamber Vefat eder etmez, Ensar Beni Saide de toplanıyor. Bu Toplantıda Ensar’dan Saad Bin Ubade (RA) halife seçilmek üzere iken, toplantıya Hz. Ebu Bekir (RA), Hz. Ömer (RA), Ebu Ubeyde bin El Cerrah (RA) iştirak ediyor. Hz. Ebu Bekir (RA): ‘’Kureyş’ten Halife seçilmesi içi üç gerekçe ortaya koyuyor: İlk Müslümanlar biziz, Bizler Hz. Muhammed’in aşiretindeyiz, Araplar Kureyş’ten olmayan bir liderin etrafında toplanmaz.’’ Bu üç gerekçe Tarih kitaplarına Hz. Ebu Bekir in sözü olarak geçerken, hadisçiler hadis kitaplarına Hz. Muhammed’in sözü olarak geçirdiler.
Hz. Ebu Bekir (RA) ölüm döşeğindeyken yerine Hz. Ömer’i (RA) tayin ediyor. Bu durumu Müslüman zihin izah edemiyor. Hz. Ebu Bekir (RA) toplumsal rızayı o günün şatlarında dikkate alamıyor. Halbuki devlet bakanlığı seçiminde toplumun rızasının alınması gerekirdi. Hz. Ömer (RA) hilafeti on yıl sürdü. Hz. Ömer (RA) basit bir suikast sonunda ağır yaralandı. Bu suikasta toplam13 kişi öldürüldü 20 kişi yaralandı. Hz. Ömer (RA) yaralı halde iken, kendisinden sonra Halife’yi seçmek üzere 6 kişilik bir şura belirledi.
Hz. Ömer (RA)’ in oluşturduğu şuranın tamamı Kureyş’ten olup, bu şurada Ensar’dan hiç kimse yoktu. Bu komisyondan ’da Hz. Ali’nin seçilmesi söz konusu değildi. Çünkü Hz. Ali çok gençti ve muhacirlerin çoğunluğu Hz. Ali’nin (RA) aşireti olan Haşim oğullarından değildi. Selam ve dua ile…