Derslerini saadet asrından alıp, cenneti kalplerinde taşıyan, zindanı halvet, öldürülmeyi şehadet, topraklarından sürülmeyi hicret sayan, sinmeden, çözülmeden, daima ileri atılıp, şanlı bir direnişi Alem-i İslamın bugününe ders veren, savaşma ahlakını Peygamber Aleyhisselâm’dan alan cihad erleri..
70 yılı aşkın bir süredir dünya müstekbirlerinin bütün vahşilikleri ve teknolojik silahları ile saldırdıkları, İslamın üç Hareminden biri olan Mescid-i Aksa’nın fedakar fedaileri..
Yıllar süren ablukalara, ambargolara, sindirme, yok sayılmalara rağmen, ümmetin namusunu korumak size, sizi yalnız bırakmanın ızdırabı da bize düştü..
Yazıp çizmelerde, slogan atmalarda, ızdırap çektiğini dillendirmedeki, bu cihaddan nasibine birşeylerin düşmesi için yanıp tutuştuğunu söyleyenlerin sözlerinde ki samimiyeti, kalplerde gizli olanı, gözlerdeki sinsi bakışları bilen, her şeyden hakkıyla haberdar olan Habir olan Allah bilir..
Bu uğurda görece müsbet bir tavır ortaya koyup, elindeki imkanlarla harekete geçenler bir tarafa..
Peki ya Müslüman olduğunu iddia eden bir takım kimselerin kahredici halleri?
Süreç başladığında “araplar da bizi sırtımızdan vurmuştu” zırvalarıyla başlayıp, “toprak sattılar” herzeleriyle devam eden nasipsiz tavırlar..
“Suriyelilerden sonra şimdi bide Filistinliler mi gelecek” şeklinde nasipsiz tavırlar..
Sahada fiili cihadın komutanlarının “ey Alem-i İslam! Allah için bari meydanlara çıkın” çağrılarına kulak kapayıp, “slogan slogan nereye kadar” şeklinde ki nasipsiz tavırlar..
“Bari bu zulmü elinizdeki imkanlarla dünyaya duyurun” çağrılarına kulak tıkayıp, “Whatsap’dan sosyal medyadan falan durum paylaşmakla içimizi rahatlatmayı samimi bulmuyorum” diyip, sabah akşam çiçek böcek paylaşmaktaki nasipsizlik..
Yardım çağrılarına karşı “önce kendi ülkenizdekilerin durumunu düzeltin” diyip, yaralı, yetim, kimsesiz çocukların yatağa aç girmelerine sebep olmada ki nasipsizlik..
Nasipsizlikte ki liste uzayıp gider..
Neticede 471 gün süren kanlı saldırıların ardından, ardına onca devleti alan siyonistler amaçlarına ulaşamadan geri çekilmek zorunda kalırken, tarihte hiç olmadığı kadar tüm dünya tarafından derin bir nefret kazandılar..
Şehidler var, enkaza dönen şehirler var.. Fakat bu zorluklara göğüs gerenlerin mutlulukları, sevinç gösterileri var ya hani.. Bize düşen mutluluklarına bari ortak olup Alem-i İslamın selameti için dua etmek..
Bundan bile nasipsizler var..
Günün birinde bir yerlerde mutlaka karşılaşacağız onlarla.. Bugün değilse yarın.. veya büyük gün..
Kulağımıza şöyle fısıldamazlar umarım..
Ne döktün ki elime.. ne süreyim yüzüne.?!