Uzun zaman önce, haber saatinde haber programı izlemeyi bıraktım.
Sosyal medyadan ne görüyorsam o kadarı…
Sürekli korku kaygı adli vakalar, olmadık şekilde ölümler, bunları sürekli duymak ve işitmek bünyeme yorucu geliyor çünkü.
Özellikle açıp izlemiyorum ama denk geldiğimde kulağıma çalınan ve sosyal medyada gördüğüm kadarıyla haberdarım gündemden.
İki gün önce Gebze Belediyesi’nde hayvanların katledilmesi haberini duymamak mümkün değil elbette.
Bu konuya ilimizdeki ilgili sivil toplum kuruluşları da dahil olup sosyal medyadan yayınlar yaptılar, ünlülerden de açıklama yapanlar oldu.
Zaten görüntülere bakmaya insanın ne vicdanı ne kalbi dayanır.
Evde iki senedir bir kedimiz var bizim, gözünün içine bakıyoruz. İş çıkış eve heyecanla gidiyorum onu görmek için, öpmek koklamak için. İki yıl önce biri bana bir kediyi bu kadar çok sevebileceğimi söylese hadi canım, abartma derdim. Ama öyle. Bu sene hasta oldu, mahvolduk, iyileşsin diye. Çünkü her şeyden önce sessiz Allah’ın yarattığı bir can…
Bir söz okudum çok hoşuma gitti; “insan bir hayvanı sevene dek, ruhunun bir yanı uykudadır”
Kesinlikle doğru…
Hani nasıl bizi BİR yaratıcı yarattı ya, onu da O aynı yaratıcı yarattı işte…
Kaynak tek yani, ayıramazsın insan hayvan diye, gerçekten inanıyorsan.
Kaynak tekse, yaratılan başka bir canlı bizden daha az değerli değil yani!
Olamaz da…
Evdeki kedinin suratına her baktığımda Yaradan’ a olan hayranlığımın, inancımın daha fazla arttığını abartmadan söylerim.
Bir eylem gerçekleşmiş, ortada görüntüler var ve derneklerin ortaya çıkardığı deliller falan da gördüm, muhatabından yapılan açıklamalarda yalanlamalar var.
Ama ortada bir gerçek var, kediler köpekler ölmüş, öldürülmüş.
Savaşlardaki öldürülen masum sivil halktan insanların bebeklerin çocukların cesetlerini sırayla diziyorlar ya yan yana o hissiyat geldi bana görünce.
İçim ürperdi.
Ya nasıl bu kadar vicdan yoksunu ve sevgisiz, inançsız, korkusuz insanlar var memlekette?
Siyaseti politikayı yasayı ıvırı zıvırı kenara koyun, bu kararı veren, verdiren, muhatabı olan, eyleme döken, eyleme dökülmesine vesile olan her kim varsa; hiç mi korkunuz yok?
Bu kadar mı sevgisiz büyüdünüz, bu kadar mı vicdanı merhameti ailenizden annenizden babanızdan öğrenemediniz?
Bu kadar mı paranın pulun mevkinin hesabın kitabın esiri oldunuz?
Sizin çoluğunuz çocuğunuz yeğeniniz anneniz babanız yok mu?
Bu konunun köşesinden bucağından vebalini aldığınızı bildiklerinde hiç mi utanmayacaksınız ?
Sizin yetiştireceğiniz çocuğun da bu vicdansızlık merhametsizlik karmasından nasibini alacağından hiç mi korkmazsınız?
Sevgili Murathan Mungan’ın sözlerini sizlere hatırlatmak isterim;
“ Arafta kalsın ruhun ve bedenin
Ölümün kuytusunda kalmış gölgeni
Yeryüzünün ve gökyüzünün
Bütün kötülükleri kuşatsın
O kadar uzun yaşa
O kadar uzun yaşa ki
Görmediğin zulüm, çekmediğin kahır, duymadığın acı, uğramadığın bela kalmasın
O kadar uzun yaşa
O kadar uzun yaşa ki
Yüreğin duyabileceği bütün acıları
Gözün görebileceği bütün zulümleri
Aklın hayal edebileceği bütün işkenceleri duyasın, göresin, bilesin!”