Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Allah seni bu kentin başına bela etmesin!

Bu yazıda kullandığım herhangi bir kelimenin hakaret sayılıp sayılmadığına bakmadan

Bu yazıda kullandığım herhangi bir kelimenin hakaret sayılıp sayılmadığına bakmadan kaleme alacağım.

Nasılsa başkan hanımla davalarımız devam ediyor.

Bir dava da bu köşeden açabilir sorun değil.

Bana sık sık, “Fatma Hanım için çok sivri yazıyorsun, karşı taraf bir belediye başkanı sonuçta” diyenler oluyor.

Böyle saldırgan ve seviyesiz birisi için az bile ifade ediyorum düşüncelerimi. 

Önüne gelene saldıracak, hakaret edecek, küfür edecek ağzına doladığı, kendisi için ‘hayırsız basın’ ilan ettiği gazetecilere sayıp sövecek ben de onu başkan yerine koyup Fatma Hanım diyeceğim, şirin konuşacağım öyle mi?

***

Bugün meclisteki performansını görünce, onun izleyenlere yaşattığı dili yine onun dilinden anlatmak istedim.

Zamanında bunların zihniyetinin kullandığı bir cümle vardı hani “Şu kadına haddini bildiriniz” diye! Heh işte bu cümleyi bugün hepimiz içimizden Fatma Hanım  için geçirdik…

Bu kadın artık sınırları çok zorluyor.

Koskoca belediye başkanı mecliste ‘ULAN’ aşağı ‘LAN’ yukarı diyerek konuşuyor .

Hatta meclisin bir kısmında Kandıra Belediye Başkanı Erol Ölmez’e yükselerek ‘Senin ilçene çöp tesisi yapılıyor sen ne anlatıyorsun s…r git’ diyerek alenen hakaret ediyor. Meclis oturumunda bulunan herkes de bu sözleri ağzı açık izliyor!

Daha sonra Büyükgöz’ün konuşması sırasında kendisine ‘Kıskançlıktan çatlama’ demesini hazmedemeyip ‘Yuh olsun sana sen birde belediye başkanı olacaksın nasıl bir üslup bu ya’ diye tepki gösteriyor. Ulan daha az önce bu hakaretlerin on katını kendin etmedin mi?

Bizim aklımızla mı alay ediyorsun?

Senin söylediklerinin onda biri sana söylense o meclisi başlarına yıkardın be!

Felaketin yaşandığı ilçe belediye başkanlarını kesinlikle ama kesinlikle haklı bulmuyorum ama hakkında herhangi bir işlem yapılmamış birinin kendisini ifade etmesi de demokrasi değil mi?

Hani şu kendileri için olduğu sürece doğru, karşı tarafa geldiği zaman yanlış olan demokrasi…

***

Fatma Hanım bugün ipini koparmış, sağa sola salyalarını saçarak resmen kin kustu!

Şımarık, lakayıt hareketlerle kendisi dışında söz alan kimseye müsaade etmeyerek sadece o kürsüdeyken konuşmalarını istedi.

Neden?

çünkü kendisi kürsüdeyken bir sataşma gelirse kavganın fitili ateşlenir, Paşalı Fatma bu kavgayı bir ona bir bu yana çekerek bir cümbüş yaratır!

Meclisteki konuların hassaslığına rağmen doğru soruları bile soramayıp yapması gereken muhalefeti ayaklar altına aldı.

Kahvehanede arkadaşlarıyla konuşur gibi seviyeyi yerlere çeke çeke meclisin ortasında tepinerek kendisini haklı göstereceğini düşündü…

Kendisinin çok fazla kullandığı bir soru kalıbıyla soralım Hürriyet’e “Kimsin ulan sen” “Nasıl insansın sen”

***

Elinde veri yok , bilgi yok, afaki havadan konuşarak ve ilk gün ortaya atılan ama henüz sonuçlanmamış bir bilgiyle meclisi birbirine katıyorsun.

Allahtan korkun yok biliyoruz da vatandaştan da mı utanman yok be kardeşim!

Kin ve nefreti yaymak yerine sorduğun sorular için verilen cevapları bir dinlesene!

Neden susuyorsunuz diye kızdığın meclis üyelerinin kürsüye çıkıp yaptıkları açıklamaları dinlesene!!

***

Ramazan Ömeroğlu’na da Zinnur Büyükgöz’e de yüklenmeye hakkın var zaten.

Ama sadece sen konuşacaksın diye bir kuralı kim koydu?

Son bir hafta Kocaeli’nin başına gelen felaketler hepimizin sinirlerini bozdu.

Bu kentte sadece sen yaşamıyorsun başkan.

Sen işini yapacaksın, diğer kurumlar da işini yapacak.

Sen işini nasıl yapıyorsun peki?

Sorumluluğunda bulunan belediyede yani kendi ilçenin sınırlarında bulunan mahalledeki bir binada yaşanan kaymanın nedenini tespit edemeyerek bunun nedenini büyükşehire soruyorsun.

Sonrada cevap beklediğin büyükşehirin başka ilçeler için de çalışma yapıp cevap beklemesine ateş püskürüyorsun.

Bu neyin kafası be kardeşim…

Bugün mecliste bütün haykırmalarının sonunda aslında Tahir Büyükakın’ın sana söylediği son cümleyle senin çalışma tarzını yeterince gözler önüne serdi!

Ne dedi Büyükakın sana;

“Oradaki binanın metrodan yıkıldığını açıklayan size, 10 Kasım 2025 tarihinde İzmit Belediyesi’nden Büyükşehir’e gelen şu yazıyı göstermek istiyorum. İzmit Sanayi Mahallesi’ndeki bir yapıda kayma olduğu şikayeti olduğu üzere herhangi bir olumsuzluk gözlemlenmediğini yazmışsınız. Belediyenizdeki imkanlar ile küçük bir kaymanın nedenini anlayamadınız da binanın metrodan kaynaklı olduğunu nasıl anladınız. Bu tespit edilemezken, metronun üzerinde yıkılan binanın tespitini hangi yetkinlikte yaptınız? Sorum bu.”

Cevap verebildin mi? Tabi ki hayır çünkü tam o sırada ahkam kesip sesini yükseltmekle meşguldün!

Büyükakın’daki sabır da bugün  adeta benim sabrımı taşırdı.

Hatip kürsüden konuşurken yahut yerinde oturduğu sırada söz alan birisi varken araya atlayan kim olursa olsun mikrofonu kapatılmalıydı!

Panayır yeri gibi önüne gelen konuşmaların arasından dalarak bir şeyleri oldu bittiye getirmeye çalışıyor.

Fatma hanım almış eline mikrofonu oyuncak gibi bir açıyor bir kapatıyor.

Zaten kontrolünü iyice kaybetti, kendisine bir darbe gelsin diye dua bile ediyor olabilir.

Mecliste bir kişiyi bile kışkırtsa kendisini ulusala meze edecek, birkaç gün üstünde tepinebileceği bir konu yakaladığı için Allah’a şükredecektir.

 

Ama bir gerçek var ki Hürriyet’in bugün mecliste yaptığın konuşmayı da, gösterdiği refleksleri de sokaktan geçen birisi de çok rahatlıkla yapabilirdi.

Önemli olan oturduğun koltuğun ağırlığıyla konuşmaktı ve o bunu beceremedi…

Hak getire belediyeciliğinin yanında bir de ‘Canınız cehenneme’ diye beddua ederek kürsüden indi.

Seni alkışlayan güruh tam olarak bu bedduanın neresini haklı buldu bilmiyorum. 

Ama madem öyle benim de içimde kalmasın koskoca belediye başkanı kürsüden söyledi ben köşemden yazsam ne olur.

Benim de senin için bazı temennilerim var;

Hakaret dilini siyaset sandığın sürece

Acılar üzerinden yanlış sözlerle hak aradığın sürece

Hizmet etmeyip algıyı yönetmekle vatandaşa katkı sağladığını düşündüğün sürece

Her fırsatta beddua ederek insanların sinir uçlarına dokunduğun sürece

Rabbim sana büyükşehir belediye başkanlığı değil, adaylığını bile nasip etmesin!

Rabbim seni bu kente bir kez daha bela etmesin inşallah!