Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Bahar Kaymakci Erdogan

Er insan işiyle, boş insan kişiyle uğraşır

Geçen hafta yaşadığım iki olay, benim açımdan, mesleğim açısından önemliydi.
Birinde yaptığımız işi hazmedemeyen, toplumun sesi olma görevimizi içine sindiremeyenlerin ne kadar çirkinleşeceğine, elindeki gücü bizleri ezmek için kullanmaktan çekinmeyeceğine bir kez daha şahit olduk. Şehrim adına, mesleğim adına üzüldüm; işimin ve şehrimin geleceğini sorguladım.
Diğerinde tam tersine işimize ne kadar değer verildiğini, toplumla iletişim kurmak için bu işin ne kadar önemsendiğini, saygı gördüğünü gördüm. Gazeteci olduğumuzu hatırladık. Üstelik bunu yaşarken yapılan eserleri, hizmetleri inceledim. Hem kendi adıma, hem mesleğim adına, hem de şehrim adına içim yeniden umut doldu, sevindim, mutlu oldum.
*
Değerli okurlar, biliyorsunuz İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e her ne kadar tarafsız, objektif, şehrin menfaatlerini gözeterek iş yaptığımızı anlatmaya çalışsak da, kendimizi anlatma fırsatı bulmak için her türlü girişimi denesek de bir türlü diyalog kurmayı başaramadık.
Kocaeli Fikir Gazetesi’ni düşman belledi. Hoş, bu bize özgü de değildi. Önüne gelenle kavga eden, didişen bir yapısı var. Ancak başlattığı kavgaların hemen hepsi kurmaca, düzmece senaryolara dayanıyor. Bize saldırırken de buna benzer hikayeler uydurdu. Bir gün, bir çöpün kenarından boş kutu alan adamcağızı bizimle ilişkilendirmeye kalktı. Fatma’nın hayal gücüne göre biz o adamcağızı görevlendirmiş, git çöpleri dağıt, sonra haber yapacağız demişiz.

Bize kamuoyu önünde demediği laf, atmadığı iftira, kötü yakıştırmalar kalmadı. Ağzına geleni söyledi, yetmedi uydurdu söyledi.
Elimiz armut toplamıyor. Bize karşı bu hayasızca saldırılara bu sütunlardan hak ettiği cevapları vermeye çalıştım.
Bizden özür dilemesini, hatasını görmesini bekledim.
Nerdeeee..
Bizim verdiğimiz cevaplar da, Fatma’yı rahatsız etmiş. Hakkımda suç duyurusunda bulunmuş. Geçen haftaya karakolda ifade vererek başladım.
İşimi yaptığım için, bu mesleğe, bu mesleğin onuruna yapılan saldırılara cevap verdiğim için karakola gitmek, kendimi ve işimi anlatmak zorunda kaldım.

Ne yapalım, bize bu cefayı layık görenlerin elinde reklam gücü, avukat ordusu var.
Bizi savunması, hakkımızı dile getirmesi beklenen cemiyetimiz sağ olsun ses çıkarmayınca, susunca üzerimizde her türlü deney yapılabiliyor.
İnanıyorum ki, siz değerli okuyucularımızın desteğiyle bu zor günler geçip, gidecek. Zaten sizler bize yeter de, artarsınız.
*
Değerli okurlar, hayatta hep böyle kötülükler, kötü insanlar yok elbette. Belki bazılarınız siyasi bir karşılaştırma yaptığımı düşünebilirsiniz ama aynı hafta içinde başımdan geçmiş iki olay. Bunları yaşayacağımı ben de bilemezdim. Doğal olarak iki olay arasında yaşadıklarımı karşılaştırmak zorunda kalıyorum. Evet, geçen hafta beni mutlu eden, şehrim ve mesleğim adına umut tazelediğim ikinci olay Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin hizmete açtığı Gonca Engelsiz Yaşam Merkezi’ydi.
Cumartesi günü Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımıyla gerçekleşecek bu açılış nedeniyle belediyeden davet üzerine davet aldım. En son açılış günü üçüncü kez arandım. Mecbur gitmek zorunda kaldım. İyi ki de gitmişim.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Büyükakın, bizlere büyük bir nezaket gösterdi. Açılıştan önce, o curcuna başlamadan hepimizi alıp tesisi gezdirdi. Tüm detayları hakkında bilgi verdi. Her yerde güleryüz, her yerde özel ilgi. Hepimizle özel röportajlar, tek tek görüşlerimizin sorulması. Allah’ım neler oluyor, bir hafta içinde yaşadığım olaylar aynı şehirde mi cereyan ediyor, biri beni çimdiklesin demekten kendimi alamadım.
Çok mutlu olduk, çok sevindik.

Kimse yanlış anlamasın, bu şehirde yeri geliyor bizler de hem AKP, hem de Büyükşehir hakkında olumsuzlukları dile getiren haberleri yapıyoruz. Bizim dışımızda daha sert yazılar yazan, haberler yapan gazeteci arkadaşlar da oradaydı. Biz ne gördüysek, hepsine aynı ilgi, aynı yakınlık gösterildi.
Diyeceğim o ki, bunları yazdık diye kimse kalkıp yine bize yandaş demesin.
Biz ne yaşadıysak, ne gördüysek onu yazıyoruz.
*
Gelelim Gonca Engelsiz Yaşam Merkezi’nin nasıl bir yer olduğuna. İşte asıl önemlisi burasıydı. Kocaeli’de birçok tesisin, birçok merkezin açılışına şahitlik ettim. Kimisi eğitim, kimisi sağlık, kimisi altyapı, kimisi ulaşımdı. Ama emin olun, Gonca kadar beni etkileyen, yüreğimi kabartan, boğazımı düğümleyen bir tesis daha görmedim, yaşamadım.

Engelli bireyi daha doğumdan itibaren ailesi ile birlikte desteklemeye, hayatın her aşamasında yanında olmaya göre programlanmış, kendini bu işe adamış insanların buluştuğu harika bir tesis olmuş. Her köşesinde hayattan kesitler var. Engelli bir bireyin evinde, sokak, alışverişte yaşayacağı ne varsa bu tesisin içinde kopyalanmış. Dış hayata atılmadan önce burada hepsinin eğitimi sağlanmış.
O çocuklarla, o gençlerle, verdikleri mücadeleyle ne kadar gurur duyduğumu anlatamam. Onların dünyasına bir anlığına bile olsa girmiş olmak ne büyük mutluluktu anlatamam.
Toplam 10 dönüm üzerinde, 6 dönümü kapalı, tek katlı, git git bitmeyen, her köşesi farklı yaşam alanlarıyla dolu, her ayrıntısı düşünülmüş bir tesis.

Emeği geçenleri bir kez de sizlerin huzurunda tebrik ediyorum.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın aynı zamanda bir engelli babası. Bu işin bu kadar mükemmel olmasında inanıyorum ki, bunun etkisi de çok büyüktür. Eline sağlık. Hayat boyu dua alacağı bir eseri şehrimize kazandırmış.

Tahir Bey’in bu şehirdeki her engelliyle özel bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum.
Tesiste hizmet gören herkes, yaşı ve engel düzeyi fark etmeksizin Tahir Bey’i gördüğünde gözünün içi gülüyor, en yakın arkadaşı gibi boynuna sarılıyordu. Bu tablo yapılan işin ne kadar içten ve samimi olduğunu gösteriyor. Gerçekten tebrik ediyorum. Hem bize, hem de orada bulunan insanlara yaşattığınız güzel duygular için iyi ki varsınız diyorum.

Uzun lafın kısası, Hz. Mevlana’nın bir sözü var: Er insan işiyle, boş insan kişiyle uğraşır.
Bu hafta işiyle uğraşanları da, kişilerle uğraşanları da gördük, yaşadık. Bizim boş insanlara ayıracak vaktimiz kısıtlı. Ama kaliteli insanların işiyle uğraşmayı, onları anlatmayı daha çok seviyoruz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın