Dinimizin, biz müslümanlar arasında dayanışmayı, kardeşliği, paylaşmayı artıran, bizi birbirimize yakınlaştıran iki bayramından birini, mübarek Kurban Bayramı’nı geride bırakıyoruz.
Allah herkesin kurbanını, duasını, ibadetini kabul eylesin.
Elbette her bayram yeni bir umut ve başlangıçtır.
Bugüne kadar inanılmaz güzel bayramlar yaşadım bu şehirde. Sevdiklerimle, dostlarımla, akrabalarımla, arkadaşlarımla çok güzel bayramlar yaşadık.
Şehrin her köşesinde sevgi, samimiyet, güleryüz vardı. Bayramın hürmetine kimse kavga etmez, hatta varsa küs olanlar barışırdı.
Maalesef bu Kurban Bayramı çok tatsız, çok huzursuz, öfke dolu bir bayram olarak hafızalarımızda yer edecek.
Öyle inanıyorum ki, benim gibi bu şehirde sevdikleriyle mutlu bir bayram geçirmeyi hayal eden binlerce kişi de bu tatsız, huzursuz ortamdan nasibini aldı.
Şehir gerildi, nezaket, hürmet unutuldu.
Bunun sebebi de yine bu şehirde aslında insanların mutluluğu için çalışması, insanların mutluluğu için hizmet etmesi gereken belediye başkanıydı. Ve üstelik kendisi bir kadındı. Herkesten daha fazla bu hassasiyetlere dikkat etmesi gerekirdi.
Yılın 365 günü sürekli kavga etmek için bir bahane arayan, kendinden başka herkeste suç ve kabahat arayan belediye başkanı, ne bayram dedi, ne mübarek günler dinledi yine açtı ağzını, yumdu gözünü herkesi suçlamaya, karalamaya çalıştı. Kavga için çırpındı da durdu.
Kendisine oy veren herkese saygım var. Belediye başkanı olarak makamına saygımı hala koruyorum.
Ama son paylaşımıyla bizimle kavgasını kişiselleştirdiğine emin olduğum için kendisine hitap ederken artık unvan kullanmadan, başkan falan demeden yazacağım.
Değerli okurlarımızın da hak vereceğini düşünüyorum. İki kadın gazetecinin üzerine ağızlarından salya akıtan 200 kiloluk adamları salacak, saldırtacak, üstü kapalı tehdit edecek kadar bu işi kişiselleştiren birine artık başkan falan demem, diyemem. Ayrıca onu destekleyenlere de bunu hakaret olarak kabul ederim.
Okumuş, üniversite bitirmiş ama insani gelişimini henüz tamamlayamamış olan bu şahıs benden küçüktür.
Yaşça ablası sayılırım. Bu yüzden kendisine sadece adıyla seslenmemde de sakınca görmüyorum. Emin olun, sadece adını kullanmak bile bence kendisine yeterince saygı göstergesi olacaktır.
Evet, bu şehre bir sınav olarak gönderildiğine inandığım Fatma’dan (İzmit Belediye Başkanı) söz ediyorum.
Bir bayram insana nasıl zehir edilir, insanlara nasıl acı çektirilir, ıstırap olunur Fatma bize gösterdi.
Fatma, bu sefer kavgayı çöplük kenarında kurdurduğu hayvan pazarıyla ilgili yapılan haberlerden çıkardı.
Haberi ilk yapan biz değiliz. Ulusal bir ajanstan servis edildi. Üstelik bu ajans daha birkaç gün önce Fatma’nın diline doladığı “Kocaelispor’a başkan aranıyor” haberini yapan ajansla aynıydı. Hatırlayın, aslı astarı belli olmayan bu haber üzerine şampiyonluk kutlamaları sırasında kafasını kuma gömen Fatma bolca siyaset yapma fırsatı buldu, siyasi rakip gördüğü isimlere bu haber sayesinde yüklendi.
Yani bu ajansa yandaş diyemezdi.
Çöplüğün kenarında hayvan üreticilerinin çektiği çile dile getirilmişti bu haberde.
Haberden sonra birçok okucuyumuzdan da mesajlar aldık. Lağım sularının aktığı, çöp kokusundan yanına yaklaşılmayan hayvan pazarını gelin görün, sesimizi duyurun diyen yüzlerce okurdan mesaj aldık.
Biz gazeteciyiz. Bu şehirde yaşanan bir soruna, üstelik okurlarımızdan gelen çağrıya kayıtsız kalamazdık.
Muhabirimiz Rabia Cimcik, aldı eline kamerasını gidip hayvan üreticilerini konuşturdu. Ortaya mükemmel bir haber çıktı. Binlerce, onbinlerce kişi tarafından okundu.
Bizim dışımızda da çok sayıda gazeteci arkadaşımız olay yerine gidip, sorunları sayfalarına, ekranlarına taşıdı. Onların haberleri de gerçeği yansıtan, çok okunan haberler oldu.
Ne acıdır ki, feryatların yükseldiği, aman dilenen bu alana sosyal medyadan onlarca paylaşım yapan, kumpas da kumpas diyen Fatma gitmedi, gidemedi.
Onun yerine basın ekibine gerçeğin üzerini örten, kendisini aklayan, olayı kumpas gibi gösteren haberler yaptırdı.
Ve Fatma’ya göre haberi yerinde inceleyen, derdini anlatmak isteyen vatandaşa mikrofon uzatan bizler yandaş olduk, ama belediyede hazırlanan siyasi haberleri aynen yayınlayanlar tarafsız gazeteci oldu!
Konuyu tekrar tekrar anlatıp, daha da uzatmak istemiyorum.
Ben pazarcıların dışarı atılmak istenen o gece Rabia ile birlikte evimden kalkıp, pazar alanına da gittim. O insanların nasıl tehdit edildiğini, korkutulduğunu, sindirildiğini gördüm.
Bazıları memleketine gittiğinde görmedikleri ama nefretini hissettikleri Fatma hakkında kimbilir neler anlatacak…
Fatma, kurban pazarı işinde çok kötü çuvalladı. Hem de öyle bir çuvalladı ki, kendi partisinden olanlar bile Fatma’yı ayıpladı.
En son bu işe AKP kumpası dedi, tepki verenler arasında bir kişiyi hedef gösterdi ama seçimde kendisine destek verdiklerini itiraf edip, tepki veren üreticileri görmedi, görmek istemedi.
Bir kişi üzerinden kumpas hikayesini sosyal medyada belediyenin parasıyla sponsorlu yayınlatıp, yalanı olabildiğince yaydı.
Bizim gücümüz var, misliyle karşılık veririz ama bir basın kuruluşu belediye başkanı hakkındaki yazıyı neden sponsorlu yayınlıyor diye olayı yanlış anlayan, art niyet arayan çıkar diye yapmıyoruz. Bu yüzden bu yazıyı okuyan, Fatma’nın gerçek yüzünü herkesin görmesi için lütfen paylaşsın, bize ve bu şehirde sağduyusunu kaybetmemiş herkese yardımcı olsun.
Kurban Pazarı haberlerinde yandaş da yandaş diye bize itibar suikastine girişen Fatma hakkında, dün çarpıcı bir haber daha muhabirimiz Rabia Cimcik’in eline ulaştı ve bu da bomba etkisi yarattı.
Biz, Fatma’nın vereceği reklama bel bağlamış ya da ondan korkacak bir basın kuruluşu değiliz.
Sadece Fatma da değil, hiçbir belediyeye bel bağlamış değiliz.
Ahmet, Mehmet, Fatma olsa ne olur, olmasa ne olur.
Bizi destekleyen binlerce okurumuz bize yeter de artar.
Rabia’nın yaptığı son haberde, Fatma’nın bizzat parti rozeti takıp, işe aldığı şahsın 400 bin TL değerinde kablo hırsızlığı yaptığını vardı. Henüz doğrulatamadık ama bu kabloların belediyeye ait olduğu da iddia ediliyordu.
Vay sen bu haberi nasıl yaparsın diye Fatma yine bize saldırdı. Üstelik bu kez, 200 kiloluk yardımcısı Çetin Sarıca diye birini saldı.
Kendisini tanımam etmem. Ama fotoğraftan oldukça iri biri olduğu anlaşılıyor.
Çetin Sarıca da bu hırsızlık suşlamasıyla anılan şahsın belediyeye girmesinde yardımcı olmuş, adı geçiyordu.
Fatma, benim elimi bulaştırma sen ilgilen demiş de olabilir bu insan irisi beyfendiye.
Çetin Sarıca, neler demiş bize neler. Gazeteci kimliği altında provaktörmüşüz de, kendi de öyle mi olmalıymış.
Çetin Sarıca, seni çok değil, bu şehirde üç kişiye sordum anlattıklarından midem bulandı.
Çetin Sarıca, haberi yapan Rabia ve ben, topladan senin kilonun yarısı etmeyiz.
Sana gücümüz yetmez. Yazdıklarınla hırsın geçmediyse gel, döv istersen. Ya da sen elindeki gücü kullanmayı seven biriymişsin. Yolla adamlarını onlar gereğini yapsın.
Belki fiziken başa çıkamayız ama şunu bil, bizdeki yürek senin cüssenden de ağır çeker. Sen karşımıza çıkma cesareti bulamazsın ama emin ol ben seni gördüğüm yerde bu yazdıklarımı yüzüne de söyleyeceğim.
Vah Fatma vah. İlk seçimini hatırlıyorum. Etrafında ne kadar beyfendi insanlar vardı. Nerede İzmit beyfendisi Hakan Tanta, Alparslan Seymen, Hüseyin Erol.
Nerede Süleyman Şen gibi bu şehrin damarlarını bilen insanlar.
Hiçbiri yok. Kala kala polis merkezi önünden geçse, sıfatına bakıp içeri alacakları tipler kalmış çevrende.
Sana kızıyordum ama aslında sen acınacak bir haldesin. Ama ne yaptıysan kendi kendine yaptığından acımak da gelmiyor içimden.
Yazık size!
İşe aldığınız, rozet taktığını kişi bir suç işliyor. Bunu haber yaptık diye bize saldırıyorsunuz.
Yahu siz değil miydiniz liyakat liyakat diye diye seçim meydanlarını inleten.
Siz değil miydiniz işinin ehli olanlar belediyeye alınacak diyen.
Yahu işe aldığınızda bu dediklerinizin hangisi var? Hadi partinizde emeği var diyeceğim, rozeti bile işe girerken takmışsınız.
Sizde hiç utanmada yok mu!
Hodri Meydan Fatma ve şürekası.
Ne yapacaksanız yapın. Biz burdayız. Olduğumuz yerden bir milim geri adım atmadan doğru bildiğimiz yolda ilerleyeceğiz.
Buradan üç maymunu oynayan meslektaşlarıma, sözde cemiyetimize de sesleniyorum.
Sizden artık ümidi kestim. Bize destek olacağınız falan yok. Ama şu son kurban pazarı olayında, belediyenin bire bir borozanlığını yapan, her bülteni harfiyen kullananlara tek diyeceğim şudur; biz işimizi yaparken ihsanınızdan vazgeçtim, gölge etmeyin yeter!!
Liyakat paçanızdan aktı Fatma hanım!
