Bir grup feminist, Dilovası’da 3’ü çocuk 6 kadın işçinin hayatını kaybettiği patlama sonrası işçilerin ailelerini ziyaret etti. Ziyaretinin ardından bir gözlem raporu hazırlayan feministler, organize sanayiye dönüşen mahallelerde tehlikeli kimyasalların depolandığı, denetimsiz işyerlerinin evlerle iç içe olduğu aktardı.
Raporda, Ravive’nin Zara, Koton, LCW’nin yanı sıra Chronic, Repute, Defacto, Rebul Kolonya, A101, BİM, WeMara, Altınyıldız ve Avon gibi markalara da üretim yaptığını belirtildi.

“DENETİMLERİN ZAMANI PATRONLARA BİLDİRİLİYORDU”
Rapora göre; görüşülen kadınlar, işyerindeki sigortasız çalıştırmanın yaygın olduğunu anlattı. Bazı işçilerin yakınları, “Sigorta yapılacak denmişti, kimlikler toplanmıştı” dedi.
Mahalle sakinleri, patronun denetim zamanlarını önceden bildiğini, denetim ekiplerinin işyerinden parfüm ve krem kolileriyle ayrıldığını ifade etti. Jandarma ve belediye yetkililerine yapılan şikâyetlerin sonuçsuz kaldığı, işyerinin ruhsat ve denetim süreçlerindeki usulsüzlüklerin bilindiği belirtildi.
TEK KAPILI DEPODA ÜRETİM: “KADINLAR ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA YANARAK ÖLDÜ”
Patlamanın yaşandığı yapının, tek girişli, yangın merdiveni ve söndürme sistemi olmayan yüksek tavanlı bir depo olduğu, tehlikeli kimyasalların giriş kapısının hemen yanında üst üste istiflendiği, yanıcı–uçucu maddelerin ayrılmadığı tespit edildi.
Raporda, tanıkların, kadınların yangın başladığında dışarı çıkmak için kapıya yöneldiğini ancak kimyasal istifler ve hızla büyüyen ateş nedeniyle çıkamadıklarını anlattığı belirtildi. Mahalleli, içerden yükselen çığlıkları çaresizce dinlediklerini söyledi.
KORUYUCU EKİPMAN YOK, SİGORTA YOK, DENETİM YOK
Kadınların ve kız çocuklarının kendi kıyafetleriyle çalıştığı, maskeden yara bandına kadar hiçbir koruyucu malzemenin verilmediği; iş kazalarının saklandığı; hastaneye giden işçilere yalan söylemeleri için baskı yapıldığı belirtildi.
İşçilerin 600–800 lira arasında ücret aldığı, bunun yol ve yemek parasını da kapsadığı, fazla mesaiye rağmen 15–17 bin lira civarında kazanç sağlanabildiği aktarıldı.
13–14 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUKLARI DA ÇALIŞTIRILMIŞ
Feministlerin görüştüğü aileler ve eski işçiler, Ravive’nin 13–14 yaşındaki kız çocuklarını, ayrıca 60–70 yaşındaki kadınları çalıştırdığını söyledi. Patronun “ucuz işgücü” olarak özellikle çocukları tercih ettiği anlatıldı.
Bazı çocukların sadece şans eseri patlama gününde işe gitmediği öğrenildi.
“BU ŞARTLARDA ÇALIŞMAYI NEDEN KABUL ETTİLER?”
Aileler ve işçi kadınlar, yoksulluk, işsizlik, eve katkı sunma baskısı ve mahallede başka iş imkânı olmaması nedeniyle bu şartlarda çalışmaya mecbur kaldıklarını ifade etti.
Ev içi yükleri ağır olan kadınların, evlerine yakın ve “erkeksiz” olduğu için güvenli görülen bu işyerlerine yöneldiği, ancak burada katmerli sömürüyle karşılaştığı belirtildi.
“KADINLAR İÇİN KAMUSAL ALAN YOKSUNLUĞU SÖMÜRÜYÜ DERİNLEŞTİRİYOR”
Görüşülen genç kadınlar, Ravive’de çalışmayı “tek seçenek” olarak gördüklerini, ev dışında güvenli alanları olmadığı için bu işyerlerini bir tür nefes alma alanı gibi düşündüklerini söyledi.
Feministler, göçmen kız çocuklarının da aynı sömürü döngüsüne dahil edildiğini, bazılarının zorla evlendirilip Suriye’ye gönderildiğini aktardı.
“ADALET İÇİN KOLEKTİF DAYANIŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR”
- Feministler, bu katliamın yalnızca patronun değil, taşeron ilişkileri sürdüren büyük şirketlerin, denetimsizliğe göz yuman kamu kurumlarının ve işçi sağlığı–güvenliği düzenlemelerini uygulamayan bakanlıkların sorumluluğunda olduğunu vurguladı.
- Örgütlü dayanışma çağrısı yaparak şu başlıklar öne çıkarıldı:
- Davanın takip edilmesi ve kamuoyu baskısı oluşturulması
- Ölen işçilerin ailelerine sosyal destek sağlanması
- Çocuk ve genç kadınların eğitimine geri dönebilmesi için somut dayanışma mekanizmaları kurulması
- Sendikaların kadın işçilerin özgül sömürüsünü merkeze alan politikalar geliştirmesi
Cumhuriyet
